İnsan yaşamının en kritik dönemi 0 – 2 yaş dönemidir.
Oral dönem olarak da adlandırılan bu dönemde gelişim sürecinin ve geleceğin temellerinin atıldığı, fizyolojik doğum sonrası
0-2 yaş arası dönem "altın çağ" olarak adlandırılır çünkü bu dönem, çocuğun fiziksel, bilişsel, duygusal ve sosyal gelişiminin en hızlı olduğu zamandır. İşte bu dönemin önemini açıklayan bazı noktalar:
İnsan yaşamının en kritik dönemi 0 – 3 yaş dönemidir. Oral dönem olarak da adlandırılan bu dönemde gelişim sürecinin ve geleceğin temellerinin atıldığı, fizyolojik doğum sonrası
0-3 yaş arası dönem "altın çağ" olarak adlandırılır çünkü bu dönem, çocuğun fiziksel, bilişsel, duygusal ve sosyal gelişiminin en hızlı olduğu zamandır. İşte bu dönemin önemini açıklayan bazı noktalar:
Beyin, bu dönemde inanılmaz bir hızla gelişir. Beyindeki sinaps bağlantılarının %80’i, yaşamın ilk iki yılında oluşur. Çocuğun çevresel uyaranlarla etkileşimi, dil öğrenimi, duyusal gelişim ve problem çözme yeteneklerinin temellerini atar.
Dil gelişiminin temelleri bu dönemde atılır. Çocuk, çevresindeki sesleri, tonlamaları ve kelimeleri öğrenir. Ebeveynlerle kurulan sıcak iletişim, güven duygusu ve sosyal becerilerin gelişimini destekler.
0-2 yaş döneminde güvenli bağlanma ilişkisi gelişir. Ebeveynlerin ve bakım verenlerin sevgi dolu yaklaşımı ve teması çocuğun ileriki yaşamında duygusal sağlığı ve özgüveni üzerinde etkili olur.
Bebek bu dönemde emekleme, yürüme ve el-göz koordinasyonu gibi temel motor becerilerini geliştirir. Bu, keşif yapma ve çevresini anlama yeteneğini artırır.
Bu dönemde çocuk, temel duygularını ve ihtiyaçlarını ifade etmeyi öğrenir. Ebeveynlerin bu ihtiyaçlara yanıt verme şekli, çocuğun kişiliğinin temel taşlarını oluşturur.
Çocuklar çevrelerinden öğrenir ve taklit yoluyla sosyal davranışları geliştirir. İlk iki yıl, çocuğun çevresini model alarak kendini inşa ettiği kritik bir dönemdir.
Bu nedenlerle 0-3 yaş, çocuğun temel becerilerinin ve yaşam boyu sürecek özelliklerin şekillendiği en önemli dönemdir. Çocuğa bu dönemde sunulan sevgi, ilgi ve uygun uyaranlar, sağlıklı bir birey olma yolunda güçlü bir temel sağlar.
Bu mesajlar (öncelikle anne tarafından olmak üzere bebeğe bakım veren kişilerin) bebeği emzirirken (beslerken), kucaklarken, ona seslenirken, ninni söylerken banyo yaptırırken kısacası bebekle her tür temas noktasında iletilen mesajlardır.
Bu alternatif ifadeler, bebeğin bu dönemdeki keşif ve öğrenme sürecine olumlu bir yaklaşım sergileyerek, ebeveyn sevgisini de ön plana çıkarmaktadır.
Bu mesajlar, çocuğun gelişim sürecine pozitif bir bakış açısı sunarken, ebeveynin desteğini ve sevgisini de vurgular.
Anne ve bebek arasındaki bağlanma süreci hem duygusal hem de biyolojik boyutları olan karmaşık bir süreçtir. Bu süreç, bebeğin fiziksel ve duygusal ihtiyaçlarının karşılanması ve güvenli bir bağlanma geliştirilmesi açısından kritik öneme sahiptir. İşte bu sürecin temel aşamaları ve dinamikleri:
Anne-bebek ilişkisi, bebeğin hayat boyu geliştireceği bağlanma stilini şekillendirir.
Anne ve bebek arasındaki bağlanma süreci, karşılıklı sevgi, güven ve şefkatle gelişen bir süreçtir. Anne, bebeğin işaretlerini doğru okuyup karşılık verdiğinde, bebeğin hem fiziksel hem de duygusal sağlığı desteklenir. Bu süreç, hayat boyu sürecek duygusal temelleri atar.
0-3 yaş arasındaki nörolojik gelişim ve olgunlaşma, beynin hızla geliştiği ve çevresel etkilere oldukça duyarlı olduğu kritik bir dönemdir. Bu süreçte hem biyolojik hem çevresel faktörler, çocuğun gelecekteki bilişsel, duygusal ve sosyal becerilerini şekillendiren önemli bir rol oynar.
Bu dönemde sağlanan doğru destek, çocuğun ileriki yaşamındaki zihinsel ve duygusal sağlamlığını doğrudan etkiler.
Bu dönemde çocuk, temel duygularını ve ihtiyaçlarını ifade etmeyi öğrenir. Ebeveynlerin bu ihtiyaçlara yanıt verme şekli, çocuğun kişiliğinin temel taşlarını oluşturur.
Tüm çocuklar tam bağımlı ve bakıma muhtaç olarak dünyaya gelirler. Uzun bir süre bakıma, korunmaya, beslenmeye ihtiyaç duyarlar. Ona bakım veren kişilerin tutum ve davranışları da bakım ve beslenme kadar önemlidir.
Tüm bebeklerin gelişmesi için sağlıklı ve yeterli uyarana ihtiyaç vardır. Uyaran bir bebek için nörolojik sistemi başlatan, çalıştıran ve geliştiren bir faktördür. Uyaranın yerini hiçbir şeyle telafi etmek mümkün değildir.
Sevilmek ve sevildiğini hissetmek çocuğun kendini değerli, önemli ve güvende hissetmesi açısından son derece önemlidir. Sevildiğini hisseden çocuk, en temel duygulardan olan terkedilme ve reddedilme endişesi ile başetmeyi öğrenir, yaşama tutunur.
Çocuğun büyümesi, gelişmesi ve öğrenmesi için hareket etmeye ihtiyacı vardır. Hareketi kısıtlanan çocuklar adeta izole bir yaşam sürdürürler. Bu da onların gelişim ve öğrenmeleri önünde en büyük engeldir.
Çocuk için oyunun değeri büyüktür. Oynamayan çocuk büyümez, gelişmez. Çocuk oyun yoluyla yaşamı deneyimler; oyun yoluyla kendini ve çevreyi tanır. Oyun çocuk için ciddi bir “iştir”.
Çocuk her dönemde her şeye ilgi ve merak duyar. Merak duygusu çocuğun bilişsel, dil, duygusal ve sosyal gelişimi için en önemli kaynaktır. Çocuk bir taraftan her şeye karşı merak duyarken diğer taraftan da merak ihtiyacının karşılanması beklentisi içindedir. Merak ihtiyacı karşılanmayan çocukta merak duygusunun yerini umutsuzluk ve ilgisizlik alır. Bu da gelişimin önünde büyük bir engel oluşturur.
Çocuk her şeye merak etmesinin arkasında deneyimleme ve keşfetme ihtiyacı yatar. Çocuklar bir şeyi deneyimleyerek veya oynayarak öğrenebilirler. Çocuğun yeni deneyimler yaşayacağı fırsatların yaratılması ve yeni deneyimler yaşamasına izin verilmesi gerekir.
Her çocuk biriciktir ve çocukların gelişim hızları birbirinden farklılık gösterebilir. Burada önemli olan çocuğun gelişim hızına saygı göstermektir. 0-3 yaş arası, çocukların fiziksel, bilişsel, dilsel, sosyal ve duygusal açıdan hızla geliştiği kritik bir dönemdir. Bu dönemdeki gelişim genellikle üç alt döneme ayrılır: 0-12 ay (bebeklik), 1-2 yaş (erken çocukluk başlangıcı), 2-3 yaş (erken çocukluk dönemi).
Büyüme, gelişimin yalnızca bir parçasıdır. Sağlıklı bir çocuğun hem büyüme hem de gelişim açısından desteklenmesi gerekir. Gelişim, çocuğun sosyal ve bilişsel becerilerini de kapsadığı için özellikle erken çocukluk döneminde zengin uyaranlar ve sevgi dolu bir ortam sağlanması önemlidir.
Büyüme ve gelişme, sıkça birbirine karıştırılan, ancak farklı anlamlar taşıyan iki önemli kavramdır. Her ikisi de çocuğun fiziksel, zihinsel ve duygusal açıdan olgunlaşmasını tanımlar, ancak odaklandıkları alanlar farklıdır.
Özellikler:
Büyüme, genellikle ilk birkaç yıl ve ergenlik döneminde en hızlıdır.
Özellikler:
Büyüme, gelişimin yalnızca bir parçasıdır. Sağlıklı bir çocuğun hem büyüme hem de gelişim açısından desteklenmesi gerekir. Gelişim, çocuğun sosyal ve bilişsel becerilerini de kapsadığı için özellikle erken çocukluk döneminde zengin uyaranlar ve sevgi dolu bir ortam sağlanması önemlidir.